“`html
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) dair yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturması çerçevesinde yapılan operasyonlar, Saraçhane üzerinden İstanbul’u saran haraç çetesini gün yüzüne çıkardı. Soruşturmada elde edilen kanıtlar, MASAK raporları ve kritik ifadeler, çetenin iç yapısında büyük bir çözülmeye sebep oldu. Rüşvet sisteminin merkezi konumundaki isimler, yüz milyonlarca liralık yolsuzluk faaliyetlerini detaylı bir şekilde anlatmakla kalmayıp, itirafçı olarak da öne çıktılar. İşte İstanbul’u baştan aşağı etkisi altına alan, iş insanlarını bezdiren ve sahte ihalelerle devlet varlığını yağmalayan bu çetenin öyküsü…
Kendisi için “Alt katında ahır olan 60 metrekarelik bir evde başlayan hayat hikayesi”, 19 Mart’taki yolsuzluk operasyonuna kadar efsanevi bir zenginlik serüvenine dönüştü! 2014 yılında Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğunda, ilk işi kendisine bir çekirdek kadro oluşturmaktı. Soruşturma kapsamındaki iddialar ve ifadeler, bu kadronun İstanbul’un en hızlı gelişen ilçelerinden Beylikdüzü’nde büyük bir baskı kurduğunu ortaya koyuyor. Ruhsat almak isteyen müteahhitlerin, bu kadroya milyonlarca lira ya da daire vermek zorunda kalması, bu sistemi besleyen unsurlardan biriydi. Toplanan rüşvetlerin hedeflerinden biri İmamoğlu İnşaat oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçiş yaptığında ise hedefi büyüterek, gözünü Türkiye’nin en tepe noktası olan CHP Genel Başkanlığı’na dikti. Parti kongresi öncesi milyonlarca lira dağıtarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu devirmeyi ve yerine Özgür Özel’i getirmeyi başardı. Bugün ise, milyarlarca liralık vurgunların ardındaki isimlerden biri olmakla suçlanıyor.
Gazetecilik geçmişine sahip olan Ongun, 2014 yılında yaşadığı işsizlik döneminde Ekrem İmamoğlu ile tanışarak büyük bir çıkış yakaladı. Beylikdüzü kadrosunda yer aldı ancak asıl ününü İBB’ye katıldıktan sonra kazandı. İmamoğlu’nun en güvenilir adamlarından biri haline geldiği iddia ediliyor. İBB iştirakleri olan Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş. üzerinden milyarlarca liralık rüşvet ve yolsuzluk faaliyetlerine öncülük ettiği öne sürülüyor. Kültür A.Ş. avukatı Selman Narman, ihalelerin Ongun tarafından organize edildiğini ve fahiş fiyatlarla İmamoğlu’nun kasasında yer alan isimlere verildiğini belirtiyor. Gizli tanık Meşe ise, Ongun’un rüşvetle elde edilen paraları çeşitli isimlerle Kasımpaşa’daki ek hizmet binasında paylaştığını ifade ediyor. Devlet yetkililerine ait ihalelerden elde edilen gelirlerle yaşam standardı bir hayli yükselen Ongun’un gerçek gelir beyanı ile yaşam tarzı arasında ciddi uçurumlar olduğu dikkat çekiyor.
Son birkaç yıl içinde inşaat sektöründe kalfa olarak başladığı kariyeri, İmamoğlu ile tanıştığında büyük değişim gösterdi. Beylikdüzü ekibinin en cesur ve etkili isimlerinden biri olarak sahneye çıkan Soytekin, iş insanlarından rüşvet alma konusunda etkin bir rol üstlendi. Yirmiden fazla tanığın ifadelerinde adının geçmesi, onun etkisini doğruluyor. Ünlü iş insanı Metin Gül, Soytekin’e 200 milyon lira rüşvet verdiğini belirtirken, başka bir tanık İmamoğlu ve Soytekin’in iş ortaklığı yaptıklarını iddia ederek, Soytekin’in malvarlığının büyük kısmının İmamoğlu’na ait olduğunu öne sürdü. Belediyeye çalışan firmaların hak edişlerini zamanında alabilmeleri için Soytekin’e, rüşvet şeklinde çeşitli ödemelerde bulundukları ifade ediliyor.
İmamoğlu İnşaat’ın Genel Müdürü olarak bilinen Tuncay Yılmaz, rüşvet organizasyonunun önemli isimlerinden biri. Yolsuzluk soruşturması çerçevesinde adı geçen 15 tanıktan biri. İş insanı Muzaffer Beyaz, kendisinin rüşvetle alınan daireler hakkında Yılmaz’ı adres gösteriyor. Ayrıca, ruhsat sorunlarını çözen isim olarak Yılmaz’ın yer aldığı ifade ediliyor. Yılmaz, CHP İstanbul il binasının satın alınması sürecinde de aktifrol almış. Kendisi hakkında önemli itiraflar ortaya atılırken, birçok tanık Yılmaz’ı rüşvet dağıtan kişiler arasında gösteriyor.
Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı olan Fatih Keleş, onun rüşvet düzeninin merkezinde yer alıyor. 2014’te kayınpederinin işinde çalışmaya başladığı dönemde İmamoğlu ile tanışması, ona büyük fırsatlar sundu. Beylikdüzü’ndeki rüşvet ağının etkili isimlerinden olduğu söyleniyor. İBB ihalelerinden aldığı komisyonlarla öne çıkan Keleş, gayrimenkul ve şirketlerin üzerinden elde edilen paraların aklandığı iddiaları ile de gündemde. Kardeşi Zafer Keleş’in de aynı suçlarla tutuklu olması, bu ağın derinliğini gözler önüne seriyor.
Yolsuzluk çetesi içinde dikkat çeken iş insanlarından Murat Kapki, İmamoğlu ile tanıştıktan sonra iş hayatında büyük değişimler yaşadı. Tekstil sektöründen reklamcılığa geçiş yaparak İBB Başkanlığı döneminde üst geçitler ve stratejik alanların reklamlarına ilişkin pazarlama işlerini üstlendi. Yüz milyonlarca liralık naylon fatura keserek haksız kazanç sağlayıp, milyonlarca liralık lüks konutlar edindiği belirtiliyor. Farklı tanıklar, Kapki’nin iş yerinde yapılan aramalarla ilgili birçok paranın ele geçirildiğini ifade etmektedir.
Ertan Yıldız, İmamoğlu ile olan samimi ilişkisi ile öne çıkıyor. Örgütün dördüncü numarasının olduğu ve harç toplama işlerinden sorumlu olduğu belirtiliyor. İddialara göre, seçim dönemi CHP’li adayların kampanyası için para toplamada önemli rol oynamış. Birçok restoranın ruhsat iptali sonrası, Yıldız’ın elinde sağlanan rüşvetler ve yapılan ihalelerle ilgili birçok tanık ifadesi var.
Kariyeri, kameramanlıkla başlayan Emrah Bağdatlı, kısa sürede büyük bir servete kavuşmuş biri olarak dikkat çekiyor. İmamoğlu’nun sağ kolu, gizli ortağı etiketleriyle anılan Bağdatlı, İBB’den aldığı 60’tan fazla ihaleyle adını duyurdu. Evinin içindeki değerli koleksiyonlar ve iş yerindeki nakit bulguları, ona dair çoğu şüpheyi artırıyor. 19 Mart operasyonundan önce yurt dışına kaçmaya çalıştığı ve bu konuda Ongun’dan destek aldığı iddiaları var. Tanıkların ifadesinde Bağdatlı’nın rüşvet çarkının en önemli elemanlarından biri olduğu belirtiliyor.
Murat Gülibrahimoğlu, İBB’de döküm sahalarının tek hâkimi olarak anılıyor. İstanbul’daki hafriyat işlerini kontrol eden Güney Cebeci Madencilik’in sahibi, sistematik bir şekilde yönelik olarak vergi muafiyetlerinin ve kayıt dışı kazançların peşinde olduğu tespit edildi. MASAK raporlarına göre, evraklarda, elde edilen paraların onun ve ailesinin hesaplarına sızarak aklandığına dair bulgular mevcut. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılan Gülibrahimoğlu, çoğu rüşvetçi olayında ‘arazideki ayağı’ olarak anılıyor.
“`