(ANKARA) – CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “AYM’nin oy çokluğuyla aldığı gerekçeli kararın yayınlanmasının hemen ardından yapılması gereken tek işlem Can Atalay’ın tüm haklarının ve dokunulmazlığının iadesi, serbest bırakılarak TBMM Genel Kurulu’nda yemin edip görevine başlamasının sağlanmasıdır. AYM kararlarının Cumhurbaşkanı, TBMM, Yargıtay da dahil tüm devlet kurumları, birimleri, yetkilileri açısından kesin ve bağlayıcı olduğunu hükmeden anayasa ilkesinin bir kez daha çiğnenmesine, yargının saygınlığının tümüyle zedelenmesine izin verilmemelidir” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:
“Doğurganlık oranı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az 3 çocuk tavsiyesinin toplumda karşılık bulmadığını gözler önüne seriyor”
“Ekonomik kriz ve ağırlaşan yaşam koşulları çocuk sahibi olma isteğini geriletirken, doğurganlığın azalmasına yol açıyor. Nitekim 2023’te ortalamanın altına inen 1,51’lik doğurganlık oranı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az 3 çocuk tavsiyesinin toplumda, gençlerde ve ailelerde karşılık bulmadığını, yoksullaşma ve fakirleşmeye yol açan politikaların nüfus artışını gerilettiğini gözler önüne seriyor.
Yeni Vergi Paketi ile kayıt dışı ekonomiyi kontrole alacağını iddia eden iktidar, milyar dolarlar kazanan şirketlerin vergi ödemediğini sosyal medyadan öğrenince denetim başlattı. Kara para ve suç gelirlerinin vatandaşlık satışıyla aklandığı, Rus mafyasının zirve toplantısı yaptığı, itibar kaybeden bir Türkiye kabul edilemez.
Vatandaşlık ve pasaport verilen kırmızı bültenlik suç baronlarına, vergi cennetlerine akıtılıp aklanan kara paralara, matrahsız beyannamelerle kaçırılan vergilere, Rus mafya zirvesine ev sahipliği yapan Türkiye’nin bu hale gelmesinin, dünyada suç cenneti olarak anılıp saygınlık yitirmesinin tek sorumlusu 22 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarı ve ittifak ortağıdır.
“Belediyelerin SGK prim borçlarının icra-haciz yoluyla tahsil edilmek istenmesi siyasi bir karardır”
2024’te 3,3 trilyon lira gelir öngörülen SGK’nın belediyelerden alacağı 96 milyar liralık prim, gelirinin binde 3’üdür. SGK’nın işverenlere sağladığı pirim muafiyeti, istihdam desteği ve teşvikler ise trilyonlara ulaşıyor. Belediyelerin SGK prim borçlarının icra-haciz yoluyla tahsil edilmek istenmesi tamamıyla siyasi bir karardır.
İktidarın SGK alacakları bahanesiyle muhalefet belediyelerine karşı izlediği tutum, hiçbir iktidar döneminde örneği olmayan bir yaklaşımdır. SGK alacağı bahanesiyle kamu hizmetinin engellenmesi, halkın hizmet alma hakkının elinden alınması, ortak kent yaşamı ve temel insani ihtiyaçların karşılanması yönünden de siyasi amaçla kamusal güç ve yetkilerin kötüye kullanımından öte bir şey değildir.
“TBMM Başkanı, AYM kararının gereğini yapmalıdır”
Anayasa Mahkemesi (AYM) daha önce iki kez ‘hak ihlali’ kararı verdiği tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay’ın, Yargıtay kararıyla vekilliğinin düşürülmesinin de anayasaya aykırı ve ‘yok hükmünde’ olduğuna karar verdi. TBMM’nin ve seçilmiş vekillerin hukukunu, saygınlığını, milletin egemenliğini korumakla görevli TBMM Başkanı, AYM kararının gereğini yapmalıdır.
AYM’nin oy çokluğuyla aldığı gerekçeli kararın yayınlanmasının hemen ardından yapılması gereken tek işlem Can Atalay’ın tüm haklarının ve dokunulmazlığının iadesi, serbest bırakılarak TBMM Genel Kurulu’nda yemin edip görevine başlamasının sağlanmasıdır. AYM kararlarının Cumhurbaşkanı, TBMM, Yargıtay da dahil tüm devlet kurumları, birimleri, yetkilileri açısından kesin ve bağlayıcı olduğunu hükmeden anayasa ilkesinin bir kez daha çiğnenmesine, yargının saygınlığının tümüyle zedelenmesine izin verilmemelidir. TBMM Başkanı’nın yetkisini kullanarak hemen yapması gereken görev, AYM kararının gereğini yerine getirmek, Hatay halkının seçtiği Milletvekili Can Atalay’ın milletin verdiği görevi yapmasına ve TBMM çatısı altına dönmesine imkan sağlamaktır.
2024 yılsonu için enflasyon hedefinin tutmayacağı temmuz ve ağustosta elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 38’lik zamlarla kesinleşti. Cumhurbaşkanı ve ekonomi yönetiminin algı ve aldatmacadan ibaret ‘dezenflasyon süreci başladı’ söylemleriyle milyonlarca işçi, çiftçi, memur, emekli mağdur edildi.
İSO’nun Satın Alma Yöneticileri endeksi ve MÜSİAD’ın Satın Alma Müdürleri Endeksi sanayinin üretim düşüşü ve daralma sürecine girdiğini, satış ve yeni siparişlerin durma noktasına geldiğini, istihdamın azaldığını, işten çıkartmaların arttığını işaret ediyor. Tüm sektörlerde dev bir durgunluk ve işsizlik dalgasının sinyalini veriyor.
“Kredi kartı borçları 1,5 trilyon liraya dayandı”
Merkez Bankası (MB) politika faizinin aylardır yüzde 50’de sabit tutulması, bireysel ve ticari kredi faizleri ile kredi kartı faizlerini olağanüstü seviyelere yükseltirken, geri ödenemeyen kredi ve kredi kartı borçlarında adeta patlama yaşanıyor. İşletmelerin ticari kredi kullanmak yerine öz kaynaklarıyla ayakta kalma, varlıklarını satma ya da üretim ve istihdamı azaltma yoluna giderek süreci yönetmeye çalıştıkları gözlenirken, bireysel kredi kartı borçlarının çevrilmesinde ağır bir kriz dönemi yaklaşıyor. Kredi kartından nakit çekiş ve kredi kartına taksit olanaklarının kısıtlanması yanında, asgari ödeme limitlerinin yükseltilmesi, aylık kredi kartı faizinin yüzde 4,95’e, gecikme faizinin yüzde 5’e yükselmesi, kredi kartıyla çarkını döndürmeye çalışan milyonlarca kişiyi ağır borç ve faiz yükü altına sürükledi. Kredi kartı borçları, 1,5 trilyon liraya dayandı.
2024-2026 Hayvancılık Destek Planı ithal canlı hayvan ve et, süt, yem, mera sorunlarını çözmekten uzak ve daha ciddi sorunlara zemin yaratacak niteliktedir. Diğer destekler 2024’te başlatılırken çiğ süt desteğinin 2025’te başlatılması, iktidarın hayvancılığın gerçek sorunlarına duyarsız kaldığını gösteriyor.
” İsrail’in ABD ve batılı ülkeleri hatta NATO’yu kendi yanında savaşa çekmek istediği öngörülebilir”
İsrail’in Tahran, Beyrut ve Gazze’de düzenlediği eş zamanlı suikastlar; savaşı İran, Lübnan, Suriye ve Yemen’e yaymayı hedefleyen bölgesel savaş stratejisinin adımları olabilir. Başbakan Binyamin Netanyahu Gazze’de ateşkes ve barış istemediğini, ABD’nin tam desteğini arkasına aldığını gösterdi.
Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı suikast sonucu öldürülmesi bölgede tansiyonu büyük ölçüde arttırdı. Haniye’nin İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak için Tahran’a gelmesi ve burada suikast ile öldürülmesi İran’ı zora soktu. Haniye’nin Tahran’da ve üstelik İran Devrim Muhafızları’nın korumasındaki konutta suikasta uğraması İran istihbaratı ve savunmasının zafiyeti yanında İsrail’in İran’a meydan okuması olarak görülmelidir.
İsrail’in bölgede topyekun bir savaş çıkartarak ABD ve batılı ülkeleri, hatta NATO’yu kendi yanında savaşa çekmek istediği, planlarını buna göre kurguladığı öngörülebilir.
“İsrail ile savaş ve cephe açma iddiası Türkiye’nin ciddiyetine erozyona uğratmakta”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Karabağ’a, Libya’ya nasıl girdiysek İsrail’e de gireriz’ sözleri, Azerbaycan’dan gelen tepkinin yanı sıra, gerçeklikten uzak bir gündem değiştirme ve hamaset söylemidir. Suriye, Libya, son olarak Somali’de askeri güç bulundurmanın yarattığı sıkıntılar büyürken İsrail ile savaş ve cephe açma iddiası, Türkiye’nin ciddiyetini ve sözünün ağırlığını erozyona uğratmaktır.
Somali’de görev süresi 2 yıl uzatılan Türk donanması Somali ile bu ülkeden ayrılan Somaliland arasındaki tartışmalı bölgede görev yapacak. Somaliland Dışişleri Bakanlığı, karasularına Türk donanmasının yerleştirilmesini reddettiğini açıkladı. Yakında Afrika’da yeni sorunlarla karşılaşılacağını işaret eden bu gelişme, iktidarın askeri güç kullanma politikalarının ve diplomasiyi, dış politikayı hamasetle eş tutan öngörüsüz adımlarının sonucudur.”