Okullarda telefon kısıtlamaları neden önemli, Türkiye’de uygulama nasıl?

“`html

Fundanur Öztürk

Okullarda cep telefonları ve diğer dijital cihazların kullanımına ilişkin kısıtlamalar tüm dünyada giderek yaygınlaşıyor.

Fransa, Hollanda, İtalya, Yunanistan, Güney Kore ve Avustralya, bu uygulamalardan bazılarını benimseyen ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye’de de bazı yönetmelikler okullarda telefon kullanımını düzenlerken, uygulama okuldan okula farklılık gösterebiliyor.

Uzmanlar, cep telefonlarının dikkat dağınıklığına neden olduğunu ve akran zorbalığına zemin hazırladığını belirtiyor.

BBC Türkçe’ye konuşan eğitim uzmanları, sınıf içindeki verimliliği artırmak amacıyla bu kısıtlamaların gerekliliğine dikkat çekiyor ve velilere işbirliği önerisinde bulunuyor.

Mevcut uygulama nedir?

Milli Eğitim Bakanlığı, 2023 yılından itibaren yayımladığı genelgelerle tüm eğitim kademelerinde akıllı cep telefonları için kısıtlamalar getirmiştir.

Bu genelgelerde, öğrencilerin okul içinde ve özellikle sınıf içerisinde cep telefonlarını kullanmamaları gerektiği vurgulanıyor.

Gerekli önlemlerin okul yönetimleri tarafından alınması gerektiği de belirtilmiştir.

Ağustos ayında yayımlanan son genelgede ise, 2025-2026 eğitim öğretim yılında bu uygulamanın devam edeceği ve okullarda cep telefonu kullanımının yine kısıtlanacağı ifade edilmiştir.

Okullara gönderilen genelgede öğretmenlerin sınıfta telefon kullanmaması, dijital bağımlılığa karşı farkındalığın artırılması ve ödevlerde sosyal medya uygulamalarının kullanımından kaçınılması gibi unsurlar da yer almıştır.

‘Disiplin yönetmeliğine dahil edilmeli’

Uygulamada hâlâ farklılıklar gözlemleniyor.

Bazı okullarda öğrencilerin okula girişte telefonları teslim etmeleri istenirken, diğerlerinde telefonların kişisel dolaplarda tutulması bekleniyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, bu uygulamanın tüm okullarda standart hale gelebilmesi için disiplin yönetmeliğine net bir şekilde dahil edilmesi gerektiğini savunuyor:

“Yönetmeliklerin daha açık görünmesi ve disiplin kurulu yönetmeliğinde belirgin bir şekilde yer alması gerekiyor.”

” Şu anda okullar bu yasağı uygulamaya çalışıyor ancak bu durum pek de kolay değil. Okula telefon getirmek suç değil, dolayısıyla yaptırım yok.”

Uzmanlar, öğrencilerin sosyal etkileşimleri açısından telefon kullanımının sınırlanması gerektiğini düşünüyor.

Kuruoğlu, okullarda “belirgin ve katı kurallara dayalı, her okulun uygulamakla yükümlü olduğu bir yönetmeliğin” oluşturulması gerektiğini vurguluyor.

Velilerin de bu durumun disiplin açısından ciddiyetle ele alınması gerektiğini anlaması önemli, diyor.

Kuruoğlu, cep telefonu yasağının uygulanması konusunda veliler ve okul yönetimleri arasında sık sık anlaşmazlıklar yaşandığını, bazı ebeveynlerin bu kurallara itiraz ettiğini aktarıyor.

‘Dikkat süresini olumsuz etkiliyor’

Türkiye’nin yanı sıra birçok Avrupa ülkesinde de okullarda cep telefonu kullanımı hakkında ciddi tartışmalar devam ediyor.

Ancak genel eğilim, öğrencilerin dikkat sürelerini olumsuz etkileyen akıllı telefonların okullarda tamamen yasaklanması yönünde şekilleniyor.

2023 yılında UNESCO, öğrencilerin dikkatinin dağılmaması ve öğrenmenin engellenmemesi için okul ortamlarında akıllı telefon kullanımının yasaklanmasını önerdi.

Bu çağrı, birçok ülke için bir dönüm noktası niteliği taşıyor.

UNESCO’nun araştırmalarına göre, telefonun bildirim sesi geldiğinde bile öğrencilerin dikkati dağılabiliyor.

Öğrencilerin yeniden odaklanması ise yaklaşık 20 dakika kadar alıyor.

‘Dopamin bağımlılığı yaratıyor’

BBC Türkçe’ye açıklamada bulunan Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Yelkin Diker Coşkun, cep telefonu kullanımının dopamin bağımlılığına yol açabileceğini belirtiyor:

“Almanya’da yakın zamanda gerçekleştirilen bir çalışmada, çocuklara 24 saat boyunca cep telefonlarından uzak durmaları söylenmiştir.”

“Sonrasında yapılan beyin görüntülemelerinde, beynin ön kısmındaki haz merkezinin daha sakin bir yapıda olduğu tespit edilmiştir.”

“Bu durum, çocukların dikkat ve hafıza süreçlerinin daha sağlıklı işleyebileceği anlamına geliyor.”

Prof. Coşkun, cep telefonu uygulamalarının beynin haz merkezini sürekli uyararak dikkat süresini azalttığını kaydediyor.

‘Doğal akran etkileşimini olumsuz etkiliyor’

Prof. Coşkun, yalnızca öğrenme ve konsantrasyon düzeyleri değil, aynı zamanda okullardaki sosyal etkileşimlerin de korunması için telefon kullanımının kısıtlanması gerektiğine inanıyor.

Mesajlaşma uygulamalarının, öğrenciler arasındaki doğal iletişimi olumsuz etkilediğini vurguluyor:

“Öğrencilerin, aralarında dijital bir araç olmadan etkileşimde bulunmaları çok önemlidir. Duygu, düşünce ve davranışlarını hissedebilmeleri için bireysel etkileşim sinerjisi gereklidir. En etkili öğrenme, akran öğrenmesidir.”

Avrupa’da pek çok ülkede, çocuk ve gençlerin akıllı telefon kullanımının okulda kısıtlanmasına yönelik uygulamalar bulunmaktadır.

Prof. Coşkun, sınıf disiplininin ve mahremiyetinin korunması açısından dersliklerde telefon olmasının yaratabileceği sakıncalara da dikkat çekiyor:

“Sınıfta öğrenciler yanlış sorular sorabilir ya da komik durumlarla karşılaşabilir; ancak bunların ders içinde kalması gerekir. Cep telefonu varlığı, sınıf mahremiyetinin sağlanmasını zorlaştırıyor.”

Coşkun, “Okullardaki cep telefonu kısıtlaması ile öğrencilere empati geliştirme, birbirlerine saygı gösterme gibi becerilerin de olumlu yönde etkilenmesi sağlanacak” diyor.

Uzmanlar, akıllı telefonlar ve dijital medya aracılığıyla çocukların üzerindeki olumsuz etkileri artıran çeşitli zararlı içeriklere ulaşmanın oldukça kolay olduğunu da hatırlatıyor.

Kuruoğlu, okullardaki suç oranlarının arttığını, özellikle dijital ortamlardaki akran zorbalığının ciddi sonuçlara neden olabileceğini vurguluyor.

Okul kısıtlamaları yeterli mi?

Ancak bazı araştırmalar, okullardaki yasak ve kısıtlamaların tek başına yeterli olmayabileceğine işaret ediyor.

Birmingham Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve saygın tıp dergisi Lancet’ta yayımlanan bir çalışma, bu yasakların sağlıklılık, huzur ve derse odaklanma gibi konularda beklenen iyileşmeyi sağlamadığını göstermiştir.

Yine de akıllı telefon ve sosyal medyada fazla zaman geçirmenin ruh sağlığında bozulma, düşük not ortalamaları, düzensiz uyku ve okul içinde antisosyal davranışlar gibi olumsuz sonuçlara neden olduğu belirlenmiştir.

Bu nedenle, araştırmalar okul seviyesinde bir yasağın tek başına yeterli olmayabileceğini ortaya koymaktadır.

Türkiye’deki öğrencilerin sosyal medya erişimi ile ilgili tartışmalar da devam etmektedir.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 16 yaşın altındaki çocukların sosyal medyaya erişimi konusunda yeni düzenlemeler üzerinde çalışıldığını açıklamıştır.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir