Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen festivalin “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması” bölümünde yer alan yapım, Atlas Sinemasında gösterildi. Gösterimin ardından gerçekleşen söyleşiye katılan, filmin senarist ve yönetmeni Nursen Çetin Köreken, “Aslında imkansız diye bir şey yoktur. İnsanın, her ne olursa olsun, yüreğinde eğer cesaret varsa her yolu yürüyebilir.” dedi.
Çocukların meselelerini konu alan, dünyaya onların bakış açılarından bakan yapımların yetersiz olduğunu dile getiren Köreken, “Bu durum kanayan bir yaramız. Sorumluluk alıp üzerime düşeni yapmaya karar verdim. 2010’dan beri çocuklar için yazıyor ve yönetiyorum. Festival aracılığıyla da bunu duyurmak istiyorum.” şeklinde konuştu.
Köreken, 250 çocuğa drama eğitimi verdiğini kaydederek, “Çocuklarla bir yıllık eğitim yaptık. Senaryo vermeden çalışıyorum. Çocuklar rolleri senaryosuz, kalıplara gerek kalmadan gerçekleştirdi. Çünkü öncesinde bir yıllık raporlama yaparak bu hale getirdim. Aslında sahneye çıktıklarında bu farkı hissediyorsunuz.” ifadesini kullandı.
Nursen Çetin Köreken’in yönettiği film, sokaklarda çalışan Hilal, Ayşe ve Mercan’ın serüvenini konu alıyor.
“ÇEKTİĞİMİZ BELGESELİN SONUCU BENİ ÇOK MUTLU ETTİ”
Festivalin “Ulusal Belgesel Yarışması” bölümünde yer alan “Sinema Hakikatinin İçinde Uzun Bir Yolculuk: Necip Sarıcı” belgeselinin gösterimi AKM Yeşilçam Sineması’nda yapıldı. Gösterim sonrasında düzenlenen söyleşiye katılan yönetmen Mehmet Güreli, kamera ile çekilen görüntülerin sinema salonlarında ortaya çıktığına işaret ederek, “Sinemaların kapanmamasını umuyorum. Çektiğimiz belgeselin sonucu beni çok mutlu etti. Sinema tehlikede ve ben sinemanın daima devam etmesini diliyorum.” ifadelerini kullandı.Necip Sarıcı katıldı. Necip Sarıcı da belgeselde okumamış bir insanın sinemacı olma hikayesinin anlatıldığını belirterek, şunları aktardı:
“Benim okulum hep sinema oldu. Sinema sektörüne 1975-1976 yılında adım attım. Çıraklıkla başladım. İzmir’de yetiştim, İstanbul’da geliştim. Sinemanın okulunda 75 yıllık bir talebeyim ve öğreneceğim daha çok şey var. Ömrüm yeterse bu ekiple konulu bir film çekmek isterim. Hikayesi benden olan bir filme imza atmak istiyorum. Bir kadın filmi çekmek istiyorum.”
Senaryosunu Görkem Yeltan’ın kaleme aldığı belgesel, Türk sinemasının önemli isimlerinden, ses mühendisi, fotoğrafçı, yazar, yapımcı, koleksiyoner Sarıcı’nın hayatını işliyor.
“YAŞANILACAK ACILARI ÖNGÖREMİYORUZ”
“Bilinen Son Kıyamet” belgeselinin gösterimi AKM Yeşilçam Sineması’nda yapıldı. Gösterim sonrası düzenlenen söyleşiye katılan yönetmen Enes Hakan Tokyay, 6 Şubat depreminin olduğu ilk gün, yardım amaçlı yola çıktığını söyledi. Tokyay, yaşananların televizyonda görülenden çok daha büyük olduğunu vurgulayarak, “Yaşanılanları gözler önüne serebilmek için belgesel çekmeye karar verdim. İnsanların acılarına tanık oluyoruz fakat yaşanılacak acıları öngöremiyoruz.” dedi. Film, depremzedelerin gözünden, onların yaşadığı felaket ve acıyı konu alıyor.
“KISA FİLM BİR OKUL”
Festivalin “Kısa Kurmaca Film Yarışması” bölümünde yer alan “Elma”, “Zemberek” ve “Fotoğraf” filmlerinin gösterimi de AKM Yeşilçam Sineması’nda yapıldı. Elma filmi, 16 Mart 1988’de Saddam Hüseyin’in Halepçe şehrine attığı kimyasal gaz nedeniyle 22 yaşında ülkesini terk eden ve 30 yıldır Fransa’da yaşayan Zerya’nın hikayesini konu alıyor. Filmin yönetmeni Mehmet Acaruk, bazı hikayeleri ve acıları filmle anlatmayı tercih ettiğini dile getirdi.
Zemberek, annesi Cemile ve ağabeyi Yusuf ile dağ köyünde yaşayan Ömer’in, kazara babasını öldüren Veysi’nin hapisten çıkış haberini almasıyla yaşadıklarını anlatıyor. Filmin yapımcı ve yönetmeni Recep Çavdar, film çekmeyi öğrenmeye çalıştığını, bu nedenle de kısa film çektiğini belirterek, “Bana göre kısa film bir okul. Bir mesajı kısa bir şekilde vermek zordur ama bazı hikayeler kısa filmle anlatır.” dedi.
Çalıştığı gazete tarafından, yaşanan olayları fotoğraflamak üzere Suriye’ye gönderilen Yasemin’in hikayesini işleyen Fotoğraf filminin yönetmen ve yapımcısı Resul Aşlak ise şunları söyledi:
“Deneysel bir şeyler çekmek istiyordum. Toplumun değinmesini istediğim bir konuyu ele aldım. Kısa filmlerin ticari bir kaygısı yok. Bu nedenle kısa filmlerde daha cesur olunduğunu düşünüyorum.”
FESTİVALDE BUGÜN
Bugün 13.00’te James Marsh’ın “Dance First”, 16.00’da “Mediterranean Fever”, 18.30’da Tahmina Rafaella’nın “Banu”, 21.00’de ise Mehmet Demir Yılmaz’ın “Kum Zambağı” filmi izleyiciyle buluşacak. Ayrıca 13.00’te Savva Dolomanov’ın “Silhouette”, Aleksandra Kardalevska’nın “The Script”, Jasna Safic’in “Late Winter”, Mahaut Adam’ın “My Little Daddy”, Sam Manacsa’nın “Cross My Heart and Hope To Die”, 16.00’da Seyid Çolak’ın “Kedi Adam” ve Ersan Er’in “Kırk”, 18.30’da Behçet Güleryüz’ün “Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı”, Saeid Mayahy ve Miriam Carlsen’ın “Game Over”, 21.00 seansında ise Zeynep İncetekin’in “Karatavuk”, Mehmet Acaruk’un “Elma”, Recep Çavdar’ın “Zemberek”, Muaz Güneş’in “Hayırlı Olsun Ziyareti” ve Resul Aşlak’ın “Fotoğraf” filminin özel gösterimleri AKM Yeşilçam Sinemasında yapılacak.
Nursen Çetin Köreken’in “Üç Arkadaş” filmi 13.00’te, Dmitry Dyachenko’nun “The Rage” 16.00’da, Jessica Hausner’ın “Club Zero” filminin özel gösterimi 18.30’da Hope Alkazar Sinemasında izlenebilecek. Marie Amachoukeli’nin “Ama Gloria” filminin özel gösterimi de 21.00’de Cinema Pinkte yapılacak.